
Torneo de Verano turnuvasında bitime iki maç kala kupaya iki takım aday. 7 puanlı Independiente maçlarını tamamladığı için Boca'nın maçını bekleyecek. Boca, Racing'e yenilirse Independiente, Boca en kötü berabere kalırsa Boca mutlu sona ulaşacak.




Manaus'ta modern mimariyle yeni bir stad inşa edilecek. Stadın kapasitesi 46000 olacak. Stadın maliyeti ise yaklaşık 6 milyar $.
Salvador'daki Fonte Nova stadının üzerine çıkılarak inşa edilecek. Kapasite 55000'e çıkmış olacak. Üst kat tamamen yeni olacak ve 36 locası olacak. Maliyet 230 milyon $.
Porto Alegre'de Beira-Rio yenilenecek. Resimde görüldüğü gibi stadın üzeri kapatılacak. Kapasite 60 bine çıkartılacak. Maliyet 350 milyon $.
Belo Horizonte'de Mineirão stadının zemini aşağıya çekilecek. Koltuklar yenilenecek ve stadın çatısı modernleştirilecek. Kapasite 74300'e düşecek. Maliyet 300 milyon $.
Rio de Janeiro'da efsane stad Maracanã yenilenecek. Yeni bir müze Julio Delamare Aquatic Park'ta açılacak. 3500 araç kapasiteli otopark binası inşa edilecek. Maliyet 400 milyon $.
Sao Paulo'da Morumbi yenilenecek. Kapasite 66952'ye yükseltilecek. 4800 araş kapasiteli otopark inşa edilecek.
Rio Branco'da Arena da Floresta'nın kapasitesi 40900'e çıkartılacak. Maliyet şehrin altyapı çalışmaları nedeniyle yüksek olacak.
Natal'da farklı bir proje olacak. Yeni yapılacak olan Estádio Estrela dos Reis Magos'un şehirdeki bir anıttan esinlenerek yapılan dizaynında 6 tane sivri noktası olacak. Kapasite 65100 olacak. 10260 araç kapasiteli bir otoparkı olacak. Maliyet 280 milyon $.
Maceió'da Zagallo Arena ismiyle yeni bir stad yapılacak. Kapasite 45337 olacak. Stadın içine bir de alışveriş merkezi yapılacak. Maliyet 260 milyon $.
Goiania'da Serra Dourada stadı yenilenecek. Basın tribünü yapılacak. Maliyet 180 milyon $.
Fortelaza'da Castelão stadı yeşil bir görünüm kazanacak. Yeraltına 4200 ara kapasiteli otopark inşa edilecek. Kapasite 50000'e düşecek. Stadın çevresine spor kompleksi yapılacak. Maliyet 400 milyon $.
Florianópolis'de Orlando Scarpelli stadının yerine yeni bir stad inşa edilecek. Kapasite 42470 olacak. Stadı her gün işler hale getirmek için sinema salonları, alışveriş merkezi, ofisler yapılacak. Maliyet 400 milyon $.
Curitiba'da Arena da Baixada'da yenilenecek.Çalışmalar 2 yıl sürecek ve kapasite 41375'e çıkartılacak. tribünler sahaya yaklaştırılacak. Maliyet 150 milyon $.
Cuiaba'da Verdão stadı yerine 40000 kapasiteli üstü tamamen kapalı yeni bir stad inşa edilecek. otopark kapasitesi 15000 olacak. İki antrenman merkezi de proje dahilinde. Maliyet 340 milyon $.
Campo Grande'de Morenão stadı yenilenerek 44355 kapasiteli olacak. Maliyet 500 milyon $.
Brasilia'da Mane Garrincha yenilenecek. Stadyumun kapasitesi 76232 'ye yükseltilecek. Maliyet 250 milyon $.
Belém'de Mangueirão stadı yenilenecek. Kapasite 43788' yükseltilecek. Otopark büyütülecek. Koltuklar yenilenecek. Maliyet 200 milyon $.
İki komşu şehir Recife-Olinda arasına yapılacak yeni stadın kapasitesi 46154 olacak. Alışveriş ve kültür merkezi olarak da kullanabilecek stadın maliyeti 1.6 milyar $. 
Rio de Jenerio'nun batısındaki Barra da Tijuca plajında top oynayan eski yıldızlar Romario ve Djalminha yukarıdalar. Karede olmayıp oyunda var olan diğer isimler ise eski Galatasaray'lı Terim'in "koşmayan 10 numara"sı Felipe ve Edmundo. Djalminha'nın arkasındaki göbekli amca da "Beni de alsalar oyuna diye bekliyor herhalde. İnşallah öyle bir hata yapmamışlardır...


Futbolculuk
Carlos Bianchi 26 Nisan 1949’da Buenos Aires’te orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası bir gazete bayiinde çalışan Carlos, 18 yaşında profesyonel futbol hayatına -renklerine aşık olduğu- Velez Sarsfield’te başladı. Mavi-Beyazlı takımla ilk maçı 23 Temmuz 1967’de Boca Juniors’a karşı olan Bianchi, 1968’de Velez’le ilk şampiyonluğunu yaşadıktan sonra 1970 ve 1971’de gol kralı olmayı başardı.
1973’te Fransa 1. Lig takımı Stade de Reims’e transfer olan Bianchi, gol yollarındaki kalitesini Fransızlar’a da gösterdi. 4 sezon kaldığı kulüpte 3 defa gol kralı olan Carlos, ( 1974: 30 gol, 1976: 34 gol, 1977: 28 gol ) 1977’de Paris Saint-Germain’e transfer oldu. Alışkanlık yapmış gol krallığı serisine devam eden Arjantinli, 1977-78 ve 1978-79 sezonlarında yine en skorer isim oldu. ( 37 ve 27 gol)
Bianchi, 1979-80 şampiyonasında Racing Club de Strasbourg formasını giydi ancak 8 gol atarak hayal kırıklığı yarattı. Sezon bitiminde altıgen ülkeyi terk eden 31 yaşındaki golcü, ilk takımı Velez’e döndü ve 15 golle ligin en skorer ismi oldu. Bianchi, 3 sene süren 2. Velez döneminde 159 maçta 85 gol attı ve O’nu Avrupali izleyicilere tanıtan Stade de Reims’e geri döndü. 1984-1985 sezonunda kariyerinin son 8 golünü atan Carlos, kramponları asma zamanının geldiğine karar verdi ve profesyonel futbolculuk hayatına nokta koydu.
Bianchi, kariyerinda çıktığı 562 lig maçında tam 393 gol attı ve FIFA tarafından 1. Liglerde en çok gol Arjantinli futbolcu seçildi. O böylelikle, 377 gol atan Di Stefano ve 292 gol atan Labruna gibi Arjantin futbolunun dev isimlerini geride bıraktı. Rio de la Plata’nın bu efsane isminin 14 milli maçta 7 kez rakip fileleri sarstığını da notlarımıza düşelim.
Teknik adamlık
Bianchi teknik direktörlüğe ilk adımı, futbolu bıraktığı Stade de Reims’i 1984-1988 yılları arasında çalıştırarak attı. Sonraki iki sezondaki durakları ise Nice ve Paris St. Germain’di.
1993’te artık bir idol olduğu Velez’le 3 lig, 1 Libertadores Kupası, 1 Interamericana Kupası ve bir Dünya Kıtalararası Şampiyonluğu kazanan Bianchi, Arjantinli spor yazarı Hugo Morales’ten ‘El Virrey’ lakabını aldı. Takma isimlere dolu Arjantin futbolunda her lakabın enteresan bir hikâyesi vardır, Bianchi’ninki de bir hayli sıradışı:
Buenos Aires’in liman mahallelerinden biri olan Liniers, Bianchi’nin sayısız başarılar yaşattığı Velez Sarsfield’e ev sahipliği yağıyor. Bu bölge, 1800’lü yılların başlarında Rio de la Plata Naipliği’ne bağlıydı. (El Virreynato del Rio de la Plata). Bianchi de Liniers’ın “Virrey”i yani “Naip”iydi. (Bu yazıyı kaleme almadan önce Dumas romanı okumadığım için bu kelime hakkında hiçbir fikre sahip değildim; TDK’ye yardımlarından ötürü teşekkür ederim.)
Avrupa’nın devleri böylesine parlak bir teknik adamı görmezden gelemezdi ve Roma, Arjantinlinin hizmetinden faydalanmak isteyen ilk kulüp oldu. Ancak Bianchi’nin 1996’da başladığı Roma kariyeri kısa sürdü ve ekonomik sıkıntılar yaşayan İtalyan kulübünde başarılı olamayan ‘El Virrey’, sezon sonlarına yaklaşılırken kovuldu.
İtalya’da geçirdiği kötü günleri 1998’de Boca’nın başına geçerek unutmak isteyen Bianchi, yeni takımının Dünya’nın en büyük kulüplerinden biri olmasında önemli rol oynadı. Buenos Aires’in Cenevizlileri ile 3 senede iki lig, iki Libertadores ve Real Madrid önünde alınan bir Dünya Kıtalararası Şampiyonluğu kazanan Bianchi, Arjantin’in en saygıdeğer teknik direktörlerinden biri olmuştu.
2001’de Boca’dan ayrılan Naip Efendi, çok sevildiği Bombonera’ya 2003-2004 sezonu başında geri döndü. Bir sezonluk 2. Boca döneminde bir lig, bir Libertadores ve bir de Dünya Kıtalararası Şampiyonluğu kupası kazanan Bianchi, Boca’nın futbol dünyasındaki şöhretini devam ettirdi.
Bianchi’nin Boca’dan ayrılıkları 2001’de Bayern Münih’e, 2004’te Once Caldas’a karşı kaybedilen finallerden sonra gerçekleşti. 2001’deki istifası hakkında taraftarlara ve kulüp üyelerine herhangi bir açıklama yapmadı ancak Arjantin’deki birçok kaynak, kulüp yönetiminin fazla sayıda as oyuncunun Avrupa’nın yolunu tutmasına izin vermesini ayrılık sebebi olarak gösterdi.
2004’te emekliliğe ayrıldığını açıklayan ancak 2005-2006 sezonunda Atletico Madrid’in idari menajerlik teklifini reddedemeyen Bianchi, Madrid’in ‘öteki’ büyüğüyle istenilen sonuçları alamadı ve ülkesine geri döndü.
Meşin yuvarlaktan uzak kalamayan ‘El Virrey’, yeşil saha maceralarından sonra spor gazetecisi ve televizyon yorumcusu olarak çalışmaya devam etti. Bu yeni mesleklerin Bianchi’ye sağladığı en büyük avantaj, kendisinin de belirttiği gibi, ailesine daha fazla zaman ayırabilmesi oldu. Tüm bunlar olup biterken başarılı futbol adamına duyulan ilgi azalmamıştı. 2007’nin sonlarında Boca Juniors’un teknik direktörlük teklifini reddeden ancak Carlos Ischia’yı eski takımına öneren Bianchi, 2008’de kariyerinin en prestijli pozisyonuna getirilmek üzereydi. 2010 Dünya Kupası Elemeleri’nde başarısız sonuçlar alan Arjantin’de Alfio Basile’nin kovulmasından sonra tüm ülke yeni milli patronun Carlos Bianchi olacağını düşünüyordu. Ancak Diego Maradona’nın tanrısal ünü, Bianchi’nin kariyerinin önüne geçti ve Arjantin’in en önemli koltuğu, ülkenin en sevilen isminin oldu. Maradona’nın “Bianchi’yi alt etmek Foreman, Tyson ya da Monzon’u yenmek gibidir.” demesi, Carlos Bianchi’nin ülkedeki saygınlığının altını bir kez daha çiziyordu.
Başını öne eğmeyen Bianchi, belki de kendisini milli takımın başın getirmeyen Arjantin Futbol Federasyonu’na bu işte ne kadar iyi olduğunu kanıtlamak için Boca Juniors’un –blogda detaylarını bulabileceğiniz- teklifini kabul etti. Velez, Roma ve ilk Boca macerasında asistanlığını yapan Ischia ile beraber Libertadores mücadelesi verecek El Virrey, bakalım Güney Amerika’nın en büyüğü olma başarısını etkileyici CV’sine -5. Kez- ekleyebilecek mi?

